Şuanda eğitimi almış olduğum ekonomi, dünya düzeninin en önemli taşlarından birisidir. İnsanlar önce kendi ailelerini daha sonra çevrelerini, şehirlerini, ülkelerini ekonomik olarak geliştirmek ister. Gelişen ve değişen dünyamızda bu olgu az yada çok hepimizde vardır ve bu durum doğru bir eğilimdirde, ancak tadını kaçırmadığımız sürece. Tadını kaçırınca ne mi olur? Amacı farklı, sonuçları farklı ve etkisi farklı bir durumla karşı karşıya kalırız. Giresun ve Ordu illerinin birleştirilmesi düşüncesi de işte bu olayın farklı bir boyuta geçmiş halini gösterir.
İlk olarak iki ilin birleştirilme düşüncesi konunun başında bahsettiğim insanların bulunduğu bölgeyi başta ekonomik olmak üzere bir çok açıdan güçlü göstermesi, yani birlikten kuvvet doğar düşüncesine dayandırılabilir, ama olay aslında çok farklı bir boyuttadır. Öncelikle bu düşünce ne yazık ki bir Giresunlu tarafından, bir milletvekili tarafından ortaya atılmıştır. Bahsi geçen milletvekili bir bakandır da aynı zamanda ve Giresunluların çok şey beklediği bir makamdadır. Giresun’da ne kadar sevilir sevilmez orası görecelidir, ancak insanların hemşehri olması gereği kazandıkları güven ve beklenti her geçen gün azalmakta hatta yerini büyük bir hayal kırıklığı almaktadır.
Açık konuşacağım, bu birleştirme mevzusu bir sistemdir. Sadece bu illere has değildir. Eğer rengime katamıyorsam ya bölerim yada rengimin çoğunlukta olduğu bir yerde karşı rengi azınlıkta bırakırım stratejisidir bu. Daha da açık konuşmak gerekirse muhalefet partilerine ait illerin ve bölgelerin nasıl hükümet partisi yönetimine geçirileceğinin hesabıdır.
Giresun merkez olarak CHP’li bir belediyeye sahiptir. Genel olarak eskiden beri süre gelen bir sol parti ağırlığı, bir muhalif duruş vardır Giresun merkezde. Ancak bu durum artık birilerinin pek hoşuna gitmemekte. Karadenizde sol ağırlıklı iller olan Artvin,Giresun,Ordu,Sinop ve Zonguldak gibi iller şehir merkezlerinde ne kadar bu durumda olsalar da köyler ve belli ilçeler işin içine katılınca Karadeniz’deki diğer iller gibi sağ ağırlıklı hale geliyorlar. Yani kısaca Karadeniz’de büyük şehir uygulamasına geçilen illerde bir sol partinin kazanma ihtimali en kuzeyinden en güneyine yoktur. İşte Giresun-Ordu illerinin birleştirme amacı da temelinde budur.
Ordu büyükşehir olalı çok kısa bir zaman oldu ve Ordu merkezde de Giresun merkez gibi süre gelen bir sol parti gücü vardı. Ordu önce sahte nüfus sistemi göstergesiyle büyük şehir yapıldı ve ardından beklendiği gibi son belediye seçimlerinde sol görüşün şehirden tüm izi silindi. İşte şimdi bu duruma Giresun’da dahil edilse tadından yenmez. Hatta kim bilir belki Sinop da bir gün Samsuna bağlanır, Artvin ile Rize birleştirilir ve tamamen farklı rengi olmayan bir haritaya sahip olunur. Türkiye’de başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde ve bölgede aslında bu sistem uygulanıyor zaten. Memleket bir akşamda oradan oraya bağlanan ilçeler ve bölgelerle doldu artık.Mahalleniz bir sabah uyanıyorsunuz başka ilçeye bağlanmış öbür gün başka bölgedesiniz.
Kişisel olarak ne sol ne sağ görüşüm oldu. Ancak hep bir görüşüm oldu ki buda insanların düşünce alanlarının ve seçim haklarının kısıtlanmasına sonuna kadar karşı oldum. En doğrusundan en yanlışına kadar o topluluk ne istiyorsa onu seçme, onunla ilerleme hakkına sahip olmalı. Bu düşüncem sadece Karadeniz için değil Türkiye’nin doğusundan batısına tamamı için geçerlidir.
Gelelim bu düşüncede ortaya atılan Giresun ve Ordu illerinin birleştirilme fikrinin bu illerin halkları üzerindeki etkisine. Öncelikle Türkiye bırakın birleşmeyi il olup bölgesini daha güçlü ve tanınan bir yer haline getirmek isteyen ilçelerle dolu. Bir çoğumuzca bu bir ilerleme, gelişme göstergesidir. Ancak karşımıza menfaatler amacıyla tüm bu düşüncelerin aksine birleştirilip ismi unutturulmak istenen iki il çıkıyor. Bir başka durum ise fark edilerek yada farkında olmadan küçük duruma düşürülen iki il halkı. Tek başlarına da yeterli nüfusa, kültüre ve bunun gibi bir çok özelliğe sahip olan Giresun ve Ordu illerinin Türkiye’deki yeri ve konumu ayrı ayrı yetersiz mi denilmek isteniyor? Neden bu şehirleri büyükşehir olmadan güçsüz kalırsınız algısına düşürüyorlar? Ülkedeki her şehir büyükşehir olmak zorunda mı? Ya da ülkedeki büyükşehirler en yaşanılır olan şehirler mi? Bunlar da ayrı bir tartışma konusu. Ayrıca diyelim ki birleştirilirse yeni şehrin adı ne olur? Nasıl bir sistem uygulanır? Bu uğurda vazgeçilen alışkanlık ve özelliklerin kazanılacak avantajlarla yeri doldurulur mu? Bunlara hiç girmiyorum bile. Yorumu sizlere bırakıyorum.
Sadece Giresun ve Ordu için konuşmayacağım aslında bu durum bütün Karadenizlileri ilgilendiriyor. İllerimiz, kültürümüz, doğamız bu amaçlar ve ekonomik çıkarlar adı altında heba edilmesin ve buna izin vermeyelim. Zor bulunur bir doğaya, bir benzeri olmayan müzik, yeme kültürü ve yaşam şekli gibi özelliklere sahip olan biz Karadenizliler sürekli birbiriyle yarıştırılan ve bu çerçevede tutulan bir halde olmayalım. Daha da kültürlenelim, şehirlerimize üniversiteler isteyelim, eğitime önem verelim, turizmi geliştirelim ve en önemlisi çıkarlar uğruna birbirimizin kuyusunu kazmak yerine şekilde değil fikirde birleşelim. Büyük şehirler olmasak da olur büyük beyinler olalım. Yoksa eğitimli nüfusun kendine yer bulamadığı, coğrafi konum gereği işçi nüfusuna yetecek endüstrinin olmadığı Karadeniz Bölgesi bu zaman kaybı düşüncelerle daha çok göç vermeye mahkum olur.